Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Oruç tutun ki sıhhat bulasınız.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat) Yolculuk: Ram...
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Oruç tutun ki sıhhat bulasınız.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)
Yolculuk: Ramazân-ı şerîfte dînen sefer sayılacak yani en az üç günlük (90 km) bir yere gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyip o gün oruç tutmayabilir. Lâkin tutması daha faziletlidir. O gün oruç tutmazsa Ramazân-ı şerîften sonra, bir gün kaza eder. Bir kimse de oruca niyet ettikten sonra gündüz yolculuğa çıkarsa orucunu tamamlar. Bozarsa sadece kazâ gerekir.
Hastalık: Bir hasta; öleceğinden, aklının gitmesinden, hastalığının artmasından veya uzamasından korkacak olursa oruç tutmayabilir veya tutmuş olduğu orucu açabilir. Bunda, sadece korku kâfî değil, hastanın tecrübesi veya görülen alâmetlerden kâfî kanaati bulunmalı veya Müslüman bir mâhir doktorun tavsiyesi olmalıdır. Sonradan iyileşince, tutamadığı günleri kazâ eder.
Şiddetli açlık ve susuzluk: Oruçlu bir kimse, açlıktan veya susuzluktan dolayı ölmesinden, aklına bir noksanlık gelmesinden korkarsa bir tecrübe, bir alâmet veya Müslüman bir mâhir doktorun tavsiyesi ile -orucunu sonra kazâ etmek şartıyla- açabilir.
Hâmilelik, sütannelik: Hâmileliği, Ramazân-ı şerîfe denk gelen, kendisinin veya başkasının çocuğunu emziren bir kadın, açlık sebebiyle kendisine veya çocuğa zarar gelmesinden korkarsa, sonra kazâ etmek şartıyla orucunu açabilir.
Hayız ve nifas hâli: Bir kadın, Ramazân-ı şerîfte gündüz âdet görmeye başlarsa veya çocuk doğurursa, orucu bozulmuş olur. Artık âdet günlerinde ve lohusalık müddetinde oruç tutması câiz olmaz, tutamadığı oruçları kazâ eder.
Ziyafet: Ziyafet vermek veya bir ziyafete davet olunmak, nafile oruçları açmak için bir özür sayılabilir. Bunun için kişi, nafile oruç tutarken vereceği veya çağrıldığı bir ziyafetten dolayı, sonradan kazâ etmek şartıyla, orucunu açabilir.
Yaşlılık: Vücudu artık oruç tutamayacak kadar tâkatsiz olan çok yaşlı ve güçsüz kimse oruç tutmayabilir. Böyle bir kimse için Ramazân-ı şerîfin her gününün orucuna bedel olarak bir fidye vermesi gerekir. Bu fidye, Ramazan-ı şerîfin evvelinde veya daha sonra, bir veya daha fazla fakire verilebilir. (B. İslâm İlmihâli)
YORUMLAR